Başlık bendenize ait değil, www.kalkanhaber.com/ sitesi yazarlarından Işık Gülkaynak Hanımefendi Kalkan hakkında o harika yazısını bu sözlerle bitirmiş.
Yazıyı sindire sindire kaç defadır okuyorum unuttum.
Ve işte böyle o bitiş yazısını yazıma başlık olarak aldım.
Umarım kendileri buna izin vereceklerdir…
***
1998 yılı turizm sezonu bitip evime döndüğümden bu yana, Kalkan’ı doğaldır ki görmedim.
Hayalimde ki Kalkan resmi ise, terk ettiğim o günkü gibi kalmış.
Hoş arada bir otelde vaktiyle demirbaş personelim olan Sevgili Ömer arar ve Kalkan hakkında olumsuz bir şeyler söylerdi ama söylem başka şey, görmek başka.
Bıraktığım Kalkan’ı şimdi bir yana koyuyorum hayalimde, bir de Ömer’in yıllar önce anlattıklarını, diğer yana da Işık Hanım’ın yazdıklarını.
***
Şayet bugün bir fırsat bulup o taraflara Kaş yönünden geliyor olsam, belki o bıraktığım Kalkan’ı görmeden-tanıyamadan geçip gideceğim!!!
Öyle mi gerçekten de?
O güzel Kalkan’ım sırtını Beydağlarına dayamış, (dağların adını da yanlış yazıyor olabilirim) muhteşem bir Koy önünde, bir yakasında Dünyaca ünlü Patara Evleri, diğer yakasında birkaç minik otel ve Likya Evleri.
Ama sahil ile oteller arası Zeytinlikler.
Minicik ama, bir o kadar “ünlü ve turistini asla rahatsız etmeyen esnafıyla minicik çarşısı”, minik sahili, tertemiz yerli insanları, çay bahçelerinde birkaç turist.
Bir biblo gibi…
***
Sırtını dayadığı dağ yamaçları henüz boş, birkaç ev yapılmış henüz, bazıları ise temelini yeni kazmakta.
Demek ki hareketlenme o günlerde başlamıştı.
“Betonlaşma ve medeniyet” bu oluyor, öyle mi?
Patara istikametine gidiyorsanız, yolun sağ tarafı sanırım o zamanlar tamamen boştu.
Bir sağ üst yol daha vardı, nereye gidiyordu isimler tümden aklımdan çıkmış, biraz ileriden sağa dönmek gerekiyordu o tarafa gitmek için.
O yola sapar sapmaz orada hemen solda kendime, hayalimde bir yer satın alıyordum.
Gün gelecek, belki param olacak ve de emekli olunca oradan o yeri alacak ve yaşamımın son yıllarını orada, Kalkan’ın o muhteşem koyuna bakarak belki harika hayaller kurarak geçirecektim.
***
Ama yaşam ağını çok başka türlü örmekte sürekli…
Hiçbir zaman insan hayal ettiklerine kavuşamıyor ne yazık ki.
Belki Kalkan aklımdan bile çıkmıştı bunca yıldır, bilemiyorum.
Sadece büyük şehir karmaşası, gürültüsü, pisliği, çileden çıkmama ve artık buralardan mutlaka gitmeliyim düşleri kurmama neden oluyordu.
Sonuçta oldu da.
Bir dostun önerisi ile Kalkan’a değil de bir başka ama asla dağları tepeleri olmayan, dümdüz bir yerleşim yerine geldik.
Ve Kalkan düşünüldüğünde asla bir özelliği olmayan sıradan bir sahil işte…
Yine de sevdik ve yerleştik.
Kalkan aklımdan hiç çıkmamış demek ki bu ortamın denizini gördüğümde, hem Kalkan’ın o muhteşem Koyu, hem Patara’nın o dünyaca ünlü tertemiz sakin-sığ denizi aklımdan çıkmaz olmuştu.
***
İyi mi oldu kötü mü?
Henüz bilincinde değilim bunun.
Sanki bir şoktayım.
Öyle ya, Kalkan, hayalimde ki Kalkan 11 yıl önce bıraktığım Kalkan yokmuş, yok olmuş.
Yağmalanmış, yabancıların hoyrat ellerinde Kalkan olma özelliğini yitirmiş.
Onca var olan otelleri yıkılmış, yerlerine villalar yapılmış-mış.
Kim için, kimler için?
Adeta yabancılaşmış…
Kalkan’ın o güzel insanları doğup büyüdükleri bu yerleri terk ediyormuş, başka yerlere göç etmek zorundalar-mış!
Ve Işık Hanımefendi gibi bir Kalkan sevdalısı, yanan yüreğini tüm açıklığıyla dökmüş satırlara.
***
Kalkan, yurdumun en güzel köşelerinden biriydi.
Hangi turist yoktur ki Kalkan hakkında bilgisi olmasın.
Ve Kalkan, o güzel köşem yabancılarca (!) böylesine yağmalansın, yok edilsin.
***
Şimdi şeytanın avukatlığına soyunsam ve desem ki;
Yabancılar bunu özellikle yapmış olsunlar, ülkemizin güzelliklerine genel olarak henüz sahip olamıyorlarsa en azından onu perişan etsinler, yağmalasınlar, tarihi dokusunu yok etsinler.
Olamaz mı?
Bu da bir yaklaşım değil mi?
***
Neymiş?
Siteme eklediğim o yazıda korkunç yüzünü okuduğumuz ABD’li sinsi yüzlü bir politikacı yurttaş Kalkan’ı çok seviyorum demiş-miş!!!
Onca yer aramışlarmış da, kerimeleri hanımefendi Kalkan’ı görünce “ah işte burası” diyesiymiş!
On yıldır orada yaşıyormuş ve Kalkan’ı da çok ama çok seviyorlarmış!!!
Breh breh breh…
***
Gerçekten mi Mister?
Size inanalım mı, inanmak için nedenimiz var mı?
Hayır! mister, size, sizin ülkenizden hiç, ama hiçbir politikacının sözüne kişisel olarak ben, asla inanmıyor, siz ABD’li politikacılara asla güvenmiyorum.
Bunun için isterseniz binlerce neden sayabilirim…
***
Son sözlerim Kalkan dostlarına olsun.
Kalkan’ın son halini görmediğim, sadece okuduklarımla hareket ettiğim için olması-olmaması gerekenler nedir tam olarak bilmiyorum.
Ama lütfen burada durun, bir adım daha ileriye gitmeyin.
“Zararın neresinden dönülse kârdır” söyleminde olduğu gibi, bu güzel köşenizin daha fazla bozulmasına engel olun, izin vermeyin.
Çıkar için, para için tarihinizi yok etmeyin, birilerinin (!) etmesine de asla izin vermeyin.
Lütfen…
***
Saygılar olsun herkeslere
***
TürkCelil
18.9.9
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili
Filed under: -TürkCelil-GÜNCELERİM "ÖZEL" |
Bir Cevap Yazın